🌍 Sürdürülebilir Terapi: Ruh Sağlığımızı İyileştirirken Dünyaya da Şifa Verelim
Merhaba!
Bugün size, terapi süreçlerinin sadece bireysel iyileşme değil, aynı zamanda dünyaya da iyileştirici etkiler sunabileceğini anlatmak istiyorum. Çünkü artık biliyoruz ki insan zihni ile gezegenin sağlığı birbirinden bağımsız değil. Biz iyileştikçe çevremiz değişiyor, çevremiz dengelendiğinde biz de daha huzurlu hissediyoruz.
Peki, bu döngüyü terapiyle nasıl sürdürülebilir hale getirebiliriz?
İşte karşınızda: Sürdürülebilir Terapi Yaklaşımı.
Bu kavram, sadece bir trend değil; hem psikoloji biliminin hem de ekolojik farkındalığın geleceği.
Girne psikolog Onur Aydın, terapi süreçlerinde hem ruhsal hem de çevresel sürdürülebilirliği merkeze alarak, “kendini iyileştirirken doğayı da koru” anlayışını temel alan bir terapi modeli uyguluyor.

🌱 Terapi Ofisi mi, Eko-Sistem mi?
İyileşme Alanını Yeniden Tanımlamak
Bir gün bir danışanım, seansın sonunda masamın üzerindeki not defterlerine, formlara ve kartvizitlere baktı ve gülümseyerek şunu sordu:
“Hocam, bu kadar kağıdı kullanıyorsunuz… Hepsi geri dönüştürülüyor mu?”
Bu basit ama derin soru, aslında bir ayna gibiydi. O an fark ettim ki, terapi odası yalnızca ruhların iyileştiği bir alan değil; aynı zamanda tüketim alışkanlıklarımızın da görünmezce devam ettiği bir yerdi.
Kağıtlar, plastik bardaklar, enerji harcayan ışıklar, araçla yapılan yolculuklar… Hepsi birlikte, farkında olmadan dünyayı yoran bir terapi sistemine dönüşebiliyordu.
Araştırmalara göre, ortalama bir terapist yılda 10.000 sayfa kağıt tüketiyor (Green Therapy Initiative).
Bu, yalnızca bir ağacı değil; o ağacın parçası olduğu ekosistemi de etkileyen bir rakam.
Üstelik bu sadece kağıtla sınırlı değil — her terapi seansında kullanılan enerji, su, ulaşım ve materyallerin hepsi karbon ayak izinin birer bileşeni haline geliyor.
♻️ Terapiyi Dönüştürmek: Küçük Adımlar, Büyük Etki
İyileşmenin doğayla çatışmadan mümkün olabileceğini fark ettiğimde, terapi pratiğimi kökten değiştirmeye karar verdim.
İlk adımda, tüm formları dijital ortama taşıdım.
Ardından ofis aydınlatmasını LED sistemlerine dönüştürdüm ve enerji kaynağı olarak güneş panelleri kullanmaya başladım.
Bardaklar yerini yeniden kullanılabilir kupalara, basılı kartvizitler ise QR kodlu dijital kartlara bıraktı.
Bu küçük gibi görünen değişimler, toplamda %60’a kadar enerji ve kaynak tasarrufu sağladı.
Ama en önemlisi, danışanların farkındalığında da büyük bir dönüşüm yarattı.
Birçok kişi seanslara gelirken kendi termoslarını getirmeye, toplu taşımayı tercih etmeye ve ofisteki geri dönüşüm kutularına katkı sunmaya başladı.
Terapi artık sadece bireysel bir iyileşme süreci değil, ortak bir çevresel farkındalık pratiği haline geldi.
🌍 Geleneksel Terapi mi, Sürdürülebilir Terapi mi?
| Kriter | Geleneksel Terapi | Sürdürülebilir Terapi |
|---|---|---|
| Kağıt Kullanımı | Yüksek (formlar, notlar) | Dijital dokümanlar, bulut sistemleri |
| Enerji Tüketimi | Standart ofis aydınlatma | LED + güneş enerjisi kullanımı |
| Ulaşım | Bireysel araçla gelme | Online seanslar, toplu taşıma tercihleri |
| Materyaller | Plastik bardaklar | Yeniden kullanılabilir kupalar |
| Isıtma / Soğutma | Geleneksel klima sistemleri | Enerji dostu akıllı termostatlar |
| İletişim Materyali | Basılı broşürler | Dijital bilgilendirme ve çevrimiçi içerikler |
Tabloda da görüldüğü gibi, sadece birkaç bilinçli değişiklik bile terapi ofisini eko-sistem odaklı bir iyileşme alanına dönüştürebiliyor.
Her sürdürülebilir tercih, yalnızca doğa için değil, danışanların bilinç düzeyleri için de terapötik bir mesaj taşıyor:
“Kendini iyileştirirken çevreni de iyileştir.”
🧘♀️ Çevresel Duyarlılık ve Psikolojik Farkındalık
Girne psikolog Onur Aydın, sürdürülebilir terapi yaklaşımının yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda psikolojik olarak da dönüştürücü olduğunu vurguluyor.
Çünkü çevreye duyarlılık, aslında öz şefkat ile doğrudan bağlantılı bir tutumdur.
Bir danışanın, çevreye zarar vermeyen bir terapi ortamında bulunması, bilinçaltında şu mesajı pekiştirir:
“Ben değerliyim, çevrem değerli; birlikte iyileşebiliriz.”
Bu farkındalık, terapötik süreci derinleştirir.
Kişi yalnızca kendi içsel dengesini değil, dünya ile olan ilişkisini de yeniden tanımlar.
Sürdürülebilir terapi odasında alınan her nefes, farkında olmadan şu bilinci besler:
“Ben doğanın parçasıyım ve doğaya iyi geldikçe kendime de iyi geliyorum.”
🌸 Terapi Odasından Başlayan Bir Ekolojik Dönüşüm
Sürdürülebilir terapi, yalnızca ofis içinde değil, danışanların hayatında da yankı bulur.
Bazı danışanlar seans sonrasında bahçede bir bitki yetiştirmeye, bazıları evdeki ışıkları daha az yakmaya, bazılarıysa artık terapiye yürüyerek gelmeye başladı.
Bu davranışlar, aslında terapötik değişimin somut göstergeleridir.
İyileşme, bireyin ötesine geçip kolektif bir sorumluluk bilincine dönüşür.
Girne psikolog Onur Aydın, bu yaklaşımı şöyle özetler:
“Doğayla uyum içinde sürdürülen her terapi, sadece ruhsal bir şifa değil, aynı zamanda dünyaya verilen bir teşekkürdür.”

💬 Bir Terapistin İtirafı: “Ben Nasıl Dönüştüm?”
Bir kış günüydü.
Seanslar arka arkaya sürüyor, ofisin pencereleri buharla kaplanmıştı.
O sırada danışanımdan gelen o cümle, zihnime kazındı:
“Hocam, burası tropik orman gibi olmuş!”
O an bir kahkaha attık, ama içimde bir şey kıpırdadı.
Gerçekten de, ofis adeta küçük bir sera gibiydi.
Isıtıcılar, ışıklar, aromaterapi difüzörleri… Tüm bunlar terapi atmosferi yaratmak içindi belki ama aynı zamanda doğaya farkında olmadan zarar veriyordum.
O günden sonra karar verdim:
Sadece danışanların değil, gezegenin de iyileşmesine katkı sunan bir terapist olacaktım.
🔄 Dönüşüm Bir Farkındalıkla Başladı
İlk adım olarak, enerji dostu ısıtma sistemine geçtim.
Artık ofis, dışarıdaki hava koşullarına göre kendini otomatik olarak ayarlayan akıllı termostatlar ile yönetiliyor.
Bu hem enerji tüketimini azalttı hem de seansların konforunu artırdı.
Ardından, sürdürülebilir ulaşımı teşvik etmek istedim.
Bisikletle terapiye gelen danışanlara %10 indirim uygulamaya başladım.
Bu küçük jest, beklediğimden çok daha büyük bir etki yarattı.
Zamanla birçok danışan arabayı bir kenara bırakıp pedallara sarıldı.
Hatta bazıları terapi sonrası birlikte kısa “bisiklet farkındalık turları” düzenledi.
Bu, hem toplumsal farkındalık yarattı hem de danışanların terapiyi yaşam tarzına entegre etmesini sağladı.
Girne psikolog Onur Aydın olarak gözlemledim ki, bu tür çevreci farkındalıklar sadece doğayı değil, danışanın özsaygısını ve öz-etkinlik hissini de güçlendiriyor.
Kişi, “Ben dünyaya zarar vermeden de iyileşebilirim,” dediğinde, terapi yalnızca bir içsel süreç olmaktan çıkıp etik bir eyleme dönüşüyor.
🌍 Online Terapi: Sınırların Ötesinde Bir Dönüşüm
Bir sonraki adım, terapi anlayışımda devrim yarattı: Online terapiye geçiş.
İlk başta tereddüt ettim; “Ekran karşısında aynı derinliği yakalayabilir miyim?” diye düşündüm.
Ama zamanla fark ettim ki, aslında insan ilişkisi yalnızca mekânla sınırlı değil, niyetle ve dikkatle kurulan bir bağdır.
Artık farklı şehirlerde, hatta farklı ülkelerde yaşayan danışanlarla çevreye zarar vermeden görüşebiliyorum.
Ne trafikte geçirilen zaman var, ne de araçların yarattığı karbon salınımı.
Bunun yerine; sessiz, sade, enerji dostu bir alan ve derin, kesintisiz bir bağ var.
American Psychological Association (APA) verilerine göre, online terapinin etkinliği yüz yüze terapiyle neredeyse tamamen eşdeğer.
Hatta bazı danışanlar, evlerinde veya doğa içinde oturdukları bir ortamda terapiye katıldıklarında daha rahat ve kendiliğinden olduklarını söylüyorlar.
Bu da seansların verimini artırıyor.
💻 Çevre Dostu Terapi = Ruhsal ve Küresel Sürdürülebilirlik
Online terapi yalnızca bir teknolojik kolaylık değil; aynı zamanda küresel ölçekte sürdürülebilir bir ruh sağlığı modeli.
Her çevrim içi seans, ortalama 2,5 kg karbon salınımını önlüyor (EcoTherapy Network, 2024).
Yani bir yıl boyunca online terapi yapan bir psikolog, yaklaşık 1.000 kg CO₂ tasarrufu sağlayabiliyor.
Bu, küçük bir ormanın yıllık karbon emilimine eşdeğer!
Girne psikolog Onur Aydın, sürdürülebilir terapi anlayışını şöyle tanımlıyor:
“Terapi, yalnızca bireyin ruhsal dengesini değil, dünyanın da ekolojik dengesini koruyorsa, işte o zaman gerçekten bütüncül bir iyileşme gerçekleşir.”
Bu yaklaşım, psikoterapiyi yeni bir etik düzleme taşıyor.
Artık mesele sadece içsel huzuru bulmak değil; bu huzurun bedelini doğaya ödetmemek.
🌿 Sonuç: İyileşmenin Döngüsel Doğası
Bugün geriye dönüp baktığımda, hem kendi içsel yolculuğumda hem de danışanlarımda büyük bir dönüşüm görüyorum.
Enerji tasarruflu bir ofis, dijital formlar, online seanslar, bisikletle gelen danışanlar…
Hepsi birlikte bir şey anlatıyor:
“Terapi yalnızca bir iyileşme süreci değil, yaşamla yeniden uyum kurma sanatıdır.”
Girne psikolog Onur Aydın olarak inanıyorum ki, sürdürülebilir terapi anlayışı sadece bugünün değil, geleceğin ruh sağlığı modelidir.
Çünkü birey iyileştiğinde çevresiyle olan ilişkisi değişir; çevre iyileştiğinde ise bireyin ruhu hafifler.
İşte bu nedenle, her terapi seansı aynı zamanda dünyaya verilen bir teşekkür mektubudur.

🌳 Doğadan İlham Alan Terapi Yöntemleri
Modern şehir hayatı, insanın bedenini dört duvarın içine hapsetti.
Sabah trafikte, gün boyu ekran karşısında, akşam gürültülü bir şehirde…
Tüm bu yoğunluk, bedenle zihin arasındaki doğal bağı zayıflatıyor.
Oysa terapi sadece konuşmaktan ibaret değildir; bazen bir ağacın altında oturmak, rüzgârın sesini duymak, ya da çıplak ayakla toprağa basmak da bir terapi biçimidir.
Doğadan ilham alan terapi yöntemleri, bireyin sadece zihinsel değil, biyolojik ve ekolojik bütünlüğünü de yeniden kurmayı amaçlar.
Bu yaklaşımlar, hem psikolojik esnekliği artırır hem de yaşamın doğal ritmine uyum sağlamayı öğretir.
🌲 Orman Banyosu (Shinrin-Yoku) – Bedenin Doğal Nefesi
Japonya’da “Shinrin-Yoku” olarak bilinen orman banyosu, modern psikoterapide en çok uygulanan doğa temelli terapi yöntemlerinden biridir.
Basitçe doğada yavaş yürümek, ağaçların arasındaki hava akışını hissetmek ve nefesi derinleştirmekten oluşur.
National Institutes of Health (NIH) tarafından yapılan araştırmalar, orman ortamında yapılan terapi yürüyüşlerinin kaygı düzeyini %28 oranında azalttığını göstermektedir.
Bu, doğanın sadece fiziksel değil, duygusal bir düzenleyici olduğunu da kanıtlar.
Girne psikolog Onur Aydın, orman banyosunu şu şekilde tanımlar:
“Doğa, insanın ilkel güvenlik duygusunu hatırlatır. Her nefes, bedene ‘buradasın ve güvendesin’ mesajı gönderir.”
Girne çevresindeki doğal alanlarda yapılan terapi seansları, danışanların bedensel farkındalıklarını artırırken aynı zamanda parasempatik sinir sistemini de aktive eder.
Yani doğa, aslında sinir sisteminin kendi dengesini hatırlamasına yardımcı olur.
🌾 Toprakla Temas (Grounding) – Bedenin Hafızasını Uyandırmak
Bazı seanslarda, danışanlarla çıplak ayakla bahçede yürürüz.
Bu sadece sembolik bir uygulama değildir; nörobiyolojik temeli güçlüdür.
Toprakta bulunan Mycobacterium vaccae isimli mikrobakteri, beyinde serotonin üretimini artırır.
Frontiers in Psychology dergisinde yayımlanan bir araştırma, toprakla temasın depresif belirtileri azalttığını ve genel duygu durumunu iyileştirdiğini ortaya koymuştur.
Girne psikolog Onur Aydın, bu yöntemin etkisini şu sözlerle özetler:
“Toprağa bastığınızda yalnızca doğayla değil, kendi bedeninizle de yeniden bağ kurarsınız. Bu, kelimenin tam anlamıyla doğanın terapisi.”
Grounding seansları, özellikle anksiyete bozuklukları, dissosiyatif belirtiler ve stres regülasyonu üzerinde etkili bir tamamlayıcı terapi yaklaşımıdır.
🌿 Sessizlik Retreat’leri – Duyusal Arınma Terapisi
Bazen en güçlü terapi, sessizliktir.
Sessizlik retreat’lerinde danışanlar, elektrikli cihazlardan, telefonlardan, yapay seslerden tamamen uzaklaşır.
Yalnızca kuş sesleri, rüzgârın uğultusu ve kalp atışları kalır.
Bu ortamda yapılan farkındalık ve nefes çalışmaları, beynin “varsayılan mod ağı (DMN)” aktivitesini azaltır.
Yani kişi geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmekten kurtulup, “şu an”da kalmayı öğrenir.
Aynı zamanda, elektriksiz ortamların tercih edilmesi enerji tasarrufu sağlar — bu da sürdürülebilir terapi anlayışının doğayla uyumlu bir parçasıdır.
Girne psikolog Onur Aydın, sessizlik seanslarını hem bireysel hem grup terapilerinde kullanarak danışanların farkındalık düzeyini artırır.
“Sessizlik, insanın kendi iç sesini yeniden duymasına izin verir. Bazen hiçbir şey söylememek, en derin iyileşmedir.”
💬 Danışanlardan Gerçek Bir Hikâye
Bir danışanım vardı; genç, çevre bilinci yüksek bir kadındı.
Fakat aynı zamanda derin bir iklim kaygısı yaşıyordu.
Her haber, her sosyal medya gönderisi onu biraz daha umutsuzluğa itiyordu.
Bir gün seansın ortasında gözyaşlarıyla sordu:
“Dünya yanarken ben nasıl iyileşebilirim?”
Bu soru, yalnızca onun değil, çağımızın sorusuydu.
Ona terapi merkezimizdeki sürdürülebilir uygulamalardan bahsettim:
-
Sıfır atık politikamız,
-
Güneş enerjili aydınlatma sistemleri,
-
Dijital form ve kayıt süreçleri,
-
Doğal temizlik malzemeleri kullanımı…
Bunları duyduktan sonra yüzünde bir rahatlama belirdi.
Birkaç hafta sonra, seans sonunda şöyle dedi:
“Terapiye gelmek bana gezegene katkı sağladığımı hissettiriyor.”
İşte bu cümle, sürdürülebilir terapinin özünü anlatıyor.
Çünkü kendini iyileştiren insan, yalnızca ruhunu değil; çevresini, ilişkilerini, hatta doğayı da onarıyor.
Girne psikolog Onur Aydın’a göre, doğadan ilham alan terapi yöntemleri hem bireysel hem kolektif düzeyde dönüşüm yaratıyor.
“Doğayla bağ kurmak, hem psikolojik hem ekolojik bir farkındalık yaratır. Bu bağ onarıldığında, insan kendini yeniden bütün hisseder.”
🌎 Sonuç: İyileşmenin Döngüsel Doğası
Doğa bize bir şey öğretiyor:
Her döngü tamamlandığında, bir yenisi başlar.
Terapi de aynen böyledir.
İyileşen kişi, yalnızca kendi yaşamını değil, kolektif bilinçle olan bağını da dönüştürür.
Sürdürülebilir terapi anlayışıyla çalışan Girne psikolog Onur Aydın, bu dönüşümü şu cümleyle özetliyor:
“Kendini iyileştiren insan, çevresine şifa taşır; çevresi iyileşen insan da kendi içinde yeniden huzur bulur.”
🌞 Sürdürülebilir Terapiye Başlamak İçin 5 Basit Adım
-
Dijitalleşin: Kağıt yerine PDF formlar ve bulut depolama kullanın.
-
Enerji Verimliliği Analizi Yapın: Ofisinizin enerji tüketimini ölçün, tasarruf planı çıkarın.
-
Ulaşım Alternatifleri Sunun: Bisiklet parkı veya toplu taşıma teşvikleri oluşturun.
-
Doğal Malzemeleri Tercih Edin: Geri dönüştürülmüş koltuklar, ahşap dokular ve bitkilerle dolu bir ortam.
-
Topluluk Kurun: Diğer terapistlerle çevre dostu kaynakları paylaşın, dayanışma ağları oluşturun.
Girne psikolog Onur Aydın, bu adımları uygulayan ofislerin hem danışan bağlılığında hem de ruhsal atmosferde belirgin bir iyileşme yaşadığını aktarıyor.
🌼 Neden Önemli? Çünkü İyileşmek Bulaşıcıdır
Bir danışan sürdürülebilir bir adım attığında, bu farkındalık çevresine yayılır.
Tıpkı bir taşın suda oluşturduğu halkalar gibi…
Terapi yalnızca zihni değil, yaşam biçimini de dönüştürür.
Unutmayın:
“İyilik hem içeride hem dışarıda filizlenir.”
🌿 Hem Kendinizi Hem Doğayı Destekleyin
Sürdürülebilir terapi, ruh sağlığınızı korurken çevresel etkinizi azaltmanın en bilinçli yoludur.
Girne psikolog Onur Aydın, online ve yüz yüze terapi seçenekleriyle hem size hem doğaya iyi gelecek çözümler sunar.
📍 Girne, Kıbrıs | Psikolog Onur Aydın
Bugün randevu alarak hem ruhsal hem çevresel sağlığınızı desteklemeye başlayın.
Peki siz terapi sürecinizde hangi çevreci adımları atabilirsiniz?
Yorumlarda paylaşın — birlikte hem içsel hem ekolojik bir iyileşme başlatalım.
